"Bu masal, Queens'teki bir kütüphaneden başlıyor."
Bir kadın, bir erkek tanışırlar. Aşık olurlar. Evlenirler. Çocukları olur. Ve sonra? Sonsuza kadar mutlu mu yaşadılar? Yoksa hikayeleri aslında yeni mi başlıyor?
Antika kitap avcısı Apollon, kütüphaneye giren bir evsizi ustaca sakinleştiren Emma'ya ilk görüşte aşık olur ve O'nu bir randevuya davet eder. Emma reddeder. Apollo yeniden randevu teklif eder. Emma reddeder. Bu tam 6 kez gerçekleştikten sonra Emma, Apollon'a karşı koyamaz ve kabul eder. Bu hikaye aslında çok tanıdıktır Apollon için. Babası annesine yıllarca randevu teklif etmiştir. Zamanın doğrusal akmadığı bir gösteri var karşımızda. Geçmiş ve gelecek aynı anda şekil alıyor. Aslında Emma ve Apollon'un çocukluk hikayeleri benzer ve fazlasıyla travmatiktir. İlk buluşmada Emma, kendi hikayesini anlatır. Sıra Apollon'a geldiğinde, susar Apollon. Çünkü ilk randevu için bir hüzünlü hikaye yeter.
İlk buluşmalarının ardından bir araya gelemez Apollon ve Emma. Çünkü Emma'nın uzuun bir Brezilya yolculuğu vardır. Ve bu yolculuğa çıkacaktır. Gider Emma, Apollon geride kalır. Beklemeye ve hayatını yaşamaya devam eder. Emma'nın döneceğinden emindir. Nitekim daha dönmeden mesajı gelir Emma'nın. Gelir gelmez seni görmek istiyorum der ve o havaalanındaki kavuşmadan sonra ayrılmazlar bir daha. Kısa sürede evlenirler ve Apollon'un en büyük hayali gerçekleşmek üzeredir. Baba olacaktır!
"Birçok ebeveyn için bir çocuğun doğumu hediyedir ve yeni bir hayata "merhaba" dedikleri neşeli bir kutlamadır."
Sahi öyle midir? Yoksa Apollon'un babasından kalan çocuk kitabında dediği gibi midir?
"Bebek gerçeğe dönen bir rüyadır ve rüyalar perilerin en sevdiği yemektir."
Bebeğin doğuşuyla Emma ve Apollon için uykusuz geceler başlar. Çocuktan önce tıpkı bir cennet gibi olan evlilikleri, çocuğun doğumuyla uykusuzluk, büyüyen sorumluluklar ve canlanan çocukluk travmalarıyla sınanmaya başlar. Bir çocuk doğduğunda anne ve baba da yeniden doğar. Artık salt bir yetişkin değil, aynı zamanda bir ebeveyndir. Ebeveyn halleri çocuklarıyla beraber, çocukluk travmalarının peşinde düşer. Çünkü bir çocuk büyütürken insanın gözünün önünden bir film şeridi gibi çocukluğu sürekli akar. Ve Brian'ın doğumuyla Emma ve Apollon çocukluk travmalarına geri dönüş yapar. Apollon'un babasıyla ilgili peşini bırakmayan kabusları, Emma'nın annesi gibi olmamak için çabalarken kendini tüketişi başlar. Aslında iyi kötü idare ediyorlardır. Ta ki, Emma'nın işine dönme zamanı gelene kadar. Yeni büyük sorumluluğu altında ezilen Emma, tehlikeli dünyaya yeni bir hayat getirmenin getirdiği içgüdüsel korkuyla doğum sonrası depresyonu hali hazırda yaşıyordur. İşe dönüşüyle beraber, bu depresyonun üzerine yetersizlik hissi de ekleniyor.
Victor LaValle'nin 2017 yılında çıkan aynı adlı fantastik korku romanından uyarlanmış The Changeling. Kendini fantastik korku olarak tanımlasa da, nesiller arası travmanın yeniden yeniden aktarılışını bize sunan The Changeling bundan daha fazlası. Karabasanlar, canavarlar ve kabuslar korkutucudur. Ancak; desteksiz çocuk büyütmek, düşük ücretler, çocuk sahibi ebeveynlere verilmeyen haklar, aile içi şiddet, akıl hastalığı canavarlardan daha tehlikeli olabilirler.
"Herkes bebeğini ne kadar çok seveceğini söyleyecek. Onu dünyadaki her şeyden çok seveceksin diyecek. Ki bu doğru! Ama şimdi elinde ona bir şey olursa kendini öldürmek zorunda kalacak kadar sevdiğin bir şey var ama bunu sana söylemiyorlar."